Skip to content Skip to footer

Diyabet Nasıl Teşhis Edilir?

Her geçen gün daha çok kişinin müzdarip olduğu diyabet; insanların yaşam boyu mücadele ettiği bir hastalıktır. Yaşam kalitesini düşürdüğü gibi kişinin normalden daha az yaşamasına neden olur. Bilhassa ailesinde diyabet hastası kişi veya kişiler olanların aklında kendilerinin de bu hastalığa yakalanma ihtimallerinin olup olmadığı yer alır. Bu noktada, diyabet teşhisi önem kazanır.

Bir Kişinin Diyabet Hastası Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Her şeyden önce, sürekli şeker tüketmek ile şeker hastası olmak arasında herhangi bir bağlantının olmadığını söylemek gerekir. Bir kişinin diyabet hastası olup olmadığını anlamak için iki yöntem vardır. Bir başka deyişle, iki testin sonuçlarına göre kişinin bu hastalığa yakalanıp yakalanmadığı ortaya çıkar. Bu testlerden birisi açlık kan şekeri ölçümüdür. Diğeri ise şeker yükleme testi olarak da ifade edilen Oral Glikoz Tolerans Testidir. Herhangi bir sağlık problemi olmayan kişilerde açlık kan şekeri; 70 ila 100 mg/Dl arasındadır. Fakat, açlık kan şekerinin 126 mg/Dl üzerinde olduğu hallerde kişinin şeker hastası olduğunu söylemek mümkündür. Buna ek olarak, açlık kan şekerinin 100 ila 126 mg/Dl arasında olduğu hallerde kişiye OGTT uygulanır. Bir başka deyişle, tokluk kan şekerinin ne durumda olduğuna bakılır.

Diyabet Nasıl Teşhis Edilir
Diyabet Nasıl Teşhis Edilir

Kişinin öğün başlangıcından iki saat sonra yapılan kan şekeri ölçümü dikkate alınmalıdır. Bu noktada, söz konusu ölçümlerde kan glikoz seviyesinin 200 mg/Dl’nin üzerinde olduğunun belirlendiği hallerde kişiye şeker hastalığı teşhisi konulur. Bunun yanı sıra, 140 ila 149 mg/Dl arasındaki kan glikoz seviyesi ise kişinin gizli şeker hastası olduğunu ifade eder. Hatta, bu döneme pre-diyabet dönemi adı verilir. Son olarak, kişinin son üç aylık kan şekeri testinin %7’den yüksek çıkması halinde kişiye diyabet teşhisi konulması söz konusudur.

Diyabet Teşhisinin Ardından Nasıl Bir Tedaviye Başlanır?

Kişinin şeker hastası olduğunun kesinleşmesinin ardından farklı tedavi yöntemlerinden bahsedilebilir. Ancak, şeker hastalığının birden fazla çeşidi vardır. Bu yüzden, tedavi yöntemleri de hastalığın türüne bağlı olarak değişir. Tip 1 diyabet; insülin eksikliği halinde ortaya çıkar. Kişinin hayatı boyunca insülin desteği alması şarttır. Ancak, insülin desteğine ek olarak bir de tıbbi beslenme tedavisine ihtiyaç duyulur. Bir başka deyişle, hastanın beslenme programı; insülin dozuna uygun olacak şekilde belirlenir. Bu noktada, Tip 1 diyabet hastalığından müzdarip olanların karbonhidrat sayımı uygulamasından faydalanması şart haline gelir. Bu uygulama sayesinde Tip 1 diyabetli hastaların hayatı kolaylaşır.

Tip 2 diyabet söz konusu olduğunda birden fazla tedaviden söz edilebilir. Tip 1 diyabette olduğu gibi bu hastalıkta da beslenme düzeninin sağlanması şarttır. Ayrıca, hücrelerin insülin duyarlılığını arttırmaya yönelik bir tedavi tercih edilmelidir. Bunun yanı sıra, insülin hormonunun salınımını arttırmaya yönelik ilaçların kullanılması gerekir. Oral anti diyabetik ilaçlar sayesinde hastalığın daha kolay bir şekilde tedavi edileceği bilinir.

Diyabet Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Kendisine diyabet teşhisi konulmasının ardından bu duruma kayıtsız kalan kişilerin sayısı bir hayli fazladır. Birçok kişi; şeker hastalığının yaygın olmasından mütevellit bu hastalığı yeterince ciddiye almaz. Ancak, diyabetin tedavi edilmediği hallerde ortaya telafisi mümkün olmayan sonuçlar çıkabilir. Örneğin, böbreklerde ciddi hasarlar oluşur. Günümüzde diyalize giren kişilerin önemli bir kısmı şeker hastasıdır. Buna ek olarak, nöropati adı verilen sinir hasarı meydana gelir. Birçok kişi; şeker hastalığının etkisiyle sağlıklı düşünemez ve çabuk sinirlenir. Buna ek olarak, göz retinasında hasar oluşumu da meydana gelebilir. Sonuç olarak, kan şekerinin yüksek seviyelerde seyretmesi; bir an önce çözülmesi gereken bir sorundur.