Transit Bipartisyon Nedir?
Transit Bipartisyon prosedürü, tip 2 diyabet tedavisi amacıyla son dönemlerde geliştirilen ve BMI 30’un üzerinde olan obez hastaların kilo kaybını teşvik eden çok önemli bir metabolik cerrahi yöntemdir. 13 yıl önce Brezilya’da Dr. Santoro tarafından geliştirilen bu yöntem, günümüzde popüler olarak kabul gördü ve sıklıkla uygulanmaya başladı.
Prosedür, alternatif bir yol olarak ince bağırsağın üçte birinin mideye bağlanmasından oluşuyor. İnce bağırsağın mideye bağlı bölümü, ince bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği bölgedir. Dolayısıyla da buradan geçen bütün besinler, şeker hastalığını kontrol edebilmek için ince bağırsak hormonlarını uyarır. Prosedür, Gastrik Bypass ve Tüp Mide ameliyatları gibi diğer obezite prosedürlerinde olduğu gibi genel anestezi altında laparoskopi tekniği kullanılarak yapılır.
Transit bipartisyon, yüksek glisemik indeksli gıdaların artan tüketimini dengelemek amacıyla geliştirilen bir cerrahi modellemedir. Tüp mide ameliyatından sonra bu prosedür, antrumda (midenin alt bölümü) bir gastroileal anastomoz oluşturarak bu dengeyi yüksek oranda arttırır.


Transit Bipartisyon Kimler İçin Uygundur?
Tip 2 olan herhangi bir hasta bu prosedür için ideal bir adaydır. Ancak, bu cerrahi işlem, etkili bir kilo verebilme uygulaması olsa da vücut kitle indeksi 35-40 arasında olan, olası bir vitamin eksikliği ve şeker hastalığı gibi tıbbi bir sorunu olmayan aşırı kilosu olan bir hastada, ilk tedavi yöntemi olarak Transit Bipartisyon ameliyatının yerine Tüp Mide prosedürünü düşünmelidir. Transit bipartisyon ameliyatı aşağıdaki durumlarda olan hastalar için önerilir:
- Tip 1 diyabetli hastalara uygun olmadığı için kişilerin tip 2 diyabet hastası olması gerekir.
- Hastaların insülin kaynağı, yani insülin üretme yetenekleri yeteri oranda olmalıdır. Tip 2 diyabetli bazı hastalarda insülin üretme düzeyi sıfırdır veya sıfıra yakındır. Bu durumlarda transit bipartisyon işlemi yapılamaz.
- Transit bipartisyon operasyonu geçiren hastaların vücut kitle indeksi 30 ve üzeri olmalıdır.
- Ameliyatı planlayan hastaların, akciğer ya da kalp sağlığının minimum gereksinimleri kesinlikle karşılanmalıdır.
- Karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında herhangi bir problem olmamalıdır.
- Hastalarda sindirim sisteminde yara, ülser, gastrit ve benzeri hastalıklar bulunmamalıdır.
- Transit bipartisyon ameliyatı kanser hastalarına, hamilelere ve yeni doğum yapmış kadınlara uygulanmaz.
Genel olarak bunlar, ameliyat yapmak için gerekli koşullardır. Ancak diğer koşullar tıbbi muayeneden sonra belirlenebilir. Ayrıca, buradaki bazı koşullar sağlanmıyor olsa bile operasyon doktor tarafından onaylanabilir. Tip 2 diyabet hastaları ameliyata uygun olup olmadıklarını mutlaka uzman bir doktora danışmalıdır.
Transit Bipartisyon Nasıl Yapılır?
- Ameliyatın ilk kısmı midenin ortalama %75-77’sinin çıkarılması ve midenin kapasite hacminin %25 oranına kadar düşürülmesinden oluşan Tüp Mide ameliyatıdır. Bu bölümün asıl amacı, açlık hormonlarını barındıran fundustan (midenin bir bölümü) kurtulmaktır. Bunun sayesinde açlık hormon salgısı da tam manasıyla ortadan kaldırılmış olacaktır.
- Ameliyatın ikinci kısmı, ince bağırsak ile kalın bağırsağın kesiştiği noktanın tespit edilmesidir. Ardındanbu kesişim bölgesi, direkt olarak mide ile bütünleştirilir. Bu prosedürün arkasındaki amaç, gıda alımının sindirimine, vitamin, mineral ve diğer besinlerin emilimine yardımcı olacak hormon salgısını büyük oranda arttırmaktır.
- Bu prosedür, son derece karmaşık bir prosedür gibi görünüyor olsa da aslında hem kilo verme hem de diyabet onarımı için oldukça etkili bir şekilde işlev gören basit bir uygulamadır.
Transit bipartisyon hastalarının ameliyat sonrası kontrollerinde talasemi taşıyıcıları dışında hiçbir hastada uzun süreli demir ihtiyacının ameliyat sonrası dönemde defekt olarak görülmediği saptanmıştır. Bu nedenle, kilo verme ameliyatına devam etmek isteyen ancak, hastalık olarak hafif anemisi olan kişiler için transit bipartisyonun ideal ameliyat olduğu kanıtlanmıştır.
Tüm bunlarla beraber hem Gastrik Bypass hem de Tüp Mide uygulamalarını yapan hastaların, hemoglobin seviyeleri düşük olsun veya olmasın ameliyatlarından sonra B12 almaları gerekir. Ayrıca D ile B1 vitamini (tiamin) eksikliği, hiç cerrahi girişim geçirmemiş diyabetik ve obez diyabetik hastalarda sık görülen bir durumdur. Bu gibi hastalarda demir eksikliğinin %10 ile %19 aralığında olduğu görülmüştür. Transit bipartisyon proseründen sonra hastaların düzenli takiplerinde bu vitaminlere olan ihtiyacın %8’in altında olduğu saptanmıştır.
Transit Bipartisyonun Avantajları
- Düşük basınç olacağından dolayı diğer prosedürlerden sonra basınca bağlı gelişebilen mide sızıntı ihtimali çok daha düşüktür.
- Geri döndürülebilir ve revize edilebilir bir prosedürdür.
- Mide içindeki basıncın düşük olmasından dolayı Tüp Mide işlemi uzun süreli olarak uygulanabilir.
- İnce bağırsağın tüm bölgelerine endoskopik erişim sağlanabilir. Böylece özellikle de duodenumu devre dışı bırakan tekniklerde safra kesesi, pankreas ve safra kanallarına erişim sorunları tam manasıyla ortadan kaldırılır.
- Tüm sindirim sisteminden sürekli gıda göçü ve emilimi sağlanır.
- Sindirim sisteminin de bütün bölümlerine endoskopik erişim sağlanır.
- Pilor, mide antrum ve duodenum tamamen korunduğu için mineral, demir, kalsiyum ve vitamin takviyelerine gerek duyulmaz.
- Ameliyat sonrası hasta veya doktor tarafından talep edilirse kolaylıkla eskiye dönülebilir.
- Güçlü hormonal aktivite göstererek hastalar, kısa sürede normal hayatına döner.
- Transit bipartisyon, diğer Tüp Mide prosedürlerinden farklı olarak daha kapsamlı ve güvenilir bir şekilde gerçekleştirilir. Sadece mide küçültme değil, bağırsak çalışma sistemi de iyileştirilir. Sindirim problemlerini önleyen bir tedavi yöntemidir.
Transit Bipartisyon ile Ne Kadar Kilo Verilir?
Bu prosedür nispeten yeni bir teknik olduğundan dolayı henüz uzun vadeli sonuçlar bulunmuyor. Ancak, başarı şansının çok yüksek olduğu rahatlıkla görülebilir. Fazla kilonun ortalama olarak %36 ile %85’i kaybedilebilir ve uzun vadede hormonal mekanizmaları olumlu yönde etkiler. Ancak, prosedürden sonra hastalar, ilk 3 ay içerisinde iyileşirler. Aynı zamanda yeni beslenme alışkanlıklarının oluştuğu dönem de bu süreçtir. 2. aydan itibaren hastalar, sosyal aktivitelerine ve hafif efor gerektiren işlerine dönebilir.
Diyabet problemi azalmaya başladığı dönemde, hareketlilik önemli oranda artacaktır. Hareket kabiliyeti artan hastalar, rahatlıkla seyahat edebilir ya da daha uzun süreçli yürüyüşler yapabilir. Bu süreçte, beslenme alışkanlıkları çok daha iyi bir şekilde değişmeye başlar. Yasaklanan gıdaların sayısı gün geçtikçe azalır. Varsa fazla kilolar ya da şeker hastalığının yol açtığı diğer metabolik sorunlar da ortadan kalkmaya başlayacaktır.
Prosedürden 2 yıl sonra diyabet belirtisi olmaz. Ancak, hastaların yeniden şeker hastalığı ile baş etmek zorunda kalmaması için yeme alışkanlıklarına ciddi anlama dikkat etmeleri gerekir. Şeker hastalığına yönelik cerrahi operasyonlardan sonra özellikle de Transit Bipartisyon sonrası yaşam, çok konforlu olacaktır. Obezite ameliyatı ile alakalı sorunların ortaya çıkmaması bu konforlu sürecin ana nedenidir. Hastaların herhangi bir vitamin veya mineral takviyesi almasına da gerek yoktur.
Transit Bipartisyon Sonrası Diyet
Transit Bipartisyon sonrası doktor tarafından hastalara, 1 yıllık diyet listesi verilir. Bu diyet, yüksek proteinli ve düşük karbonhidratlı yiyeceklerden meydana gelen oldukça etkili bir diyet olacaktır. İyileşme sürecinde hastalar, besin değeri yüksek olan sıvı bazlı bir diyet uygulayabilirler. Hastalar, sindirimlerini rahatlatmak amacıyla gıdaları daha fazla çiğnemelidir. Özellikle de kahve, mideye büyük oranda hasar verebileceği için prosedürden 1-2 ay sonrasına kadar tüketilmemelidir. Doktor, prosedürden sonra egzersizler de önerecektir.